e-Başvuru
Erişilebilirlik Menüsü
Uluslararası Adalet Divanı’nın 22 Ekim 2025 Tarihli Danışma Görüşüne İlişkin Basın Açıklaması
Uluslararası Adalet Divanı’nın 22 Ekim 2025 Tarihli Danışma Görüşüne İlişkin Basın Açıklaması
23.10.2025
A- A+

 

İsrail, kurulduğu günden bu yana Filistin topraklarında sistematik işgal, etnik temizlik ve şiddet politikaları yürütmektedir. İsrail’in uzun yıllardır Filistin’de uyguladığı zulüm, 7 Ekim tarihinden itibaren soykırıma dönüşmüştür.

İsrail, Filistin halkına karşı işlediği sürekli ve sistematik insan hakları ihlallerinin yanı sıra, insani yardımların bölgeye ulaşmasını engellemekte, Birleşmiş Milletler (BM) tesislerini hedef almakta ve BM personeline yönelik tacizlerde bulunmaktadır.

İsrail Meclisi 28 Ekim 2024'te BM Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansının (UNRWA) faaliyetlerini kısıtlayan yasaları kabul etmiş ve 31 Ocak 2025'te Doğu Kudüs'teki UNRWA operasyonlarını sonlandırmıştır.

Bu gelişmelerin ardından, BM Genel Kurulu tarafından 19 Aralık 2024 tarihinde kabul edilen A/RES/79/232 sayılı karar uyarınca Uluslararası Adalet Divanı’ndan “BM, Diğer Uluslararası Teşkilatlar ve Üçüncü Devletlerin İşgal Altındaki Filistin Topraklarındaki ve Bununla Bağlantılı Mevcudiyet ve Faaliyetleri Bağlamında İsrail'in Yükümlülükleri” hususunda danışma görüşü talep edilmiştir.

Bu kapsamda Uluslararası Adalet Divanı, dün görüşünü açıklamış ve özetle şu hususlara dikkat çekmiştir:  

  • İsrail Devleti’nin, bir işgalci güç olarak; uluslararası insancıl hukuk uyarınca, Filistin halkının gıda, su, ilaç ve yakıt gibi temel ihtiyaç maddelerine erişimini sağlama, UNRWA başta olmak üzere diğer kuruluşlar ile üçüncü devletlerin yürüttüğü insani yardım çalışmalarına izin verme, bunları kolaylaştırma ve engellememe, ayrıca tüm yardım ve sağlık personeli ile tesislerine saygı gösterme ve koruma, zorla yer değiştirme ve sınır dışı etme yasağına saygı gösterme yükümlülüğü bulunmaktadır.
  • Uluslararası Kızılhaç Komitesi’nin işgal altındaki Filistin topraklarında gözaltına alınan koruma altındaki kişileri ziyaret etmesine izin verme yükümlülüğüne ve sivillerin aç bırakılmasının savaş yöntemi olarak kullanılmaması ilkesine tam olarak riayet etmesi gerekmektedir.
  • Uluslararası insan hakları hukuku uyarınca, işgal altındaki Filistin topraklarında ve bu topraklarla ilgili olarak BM, diğer uluslararası kuruluşlar ve üçüncü devletlerin varlığı ile faaliyetleri dâhil olmak üzere, bölgedeki nüfusun insan haklarına saygı gösterme, bu hakları koruma ve yerine getirme yükümlülüğü altındadır. 
  • İsrail Devleti'nin, BM Şartı'nın 105. maddesi uyarınca, işgal altındaki Filistin topraklarında ve bu topraklarla ilgili olarak BM'ye, onun kurum ve organlarına ve yetkililerine tanınan ayrıcalık ve dokunulmazlıklara tam saygı gösterilmesini sağlama yükümlülüğü vardır.
  • BM Ayrıcalık ve Muafiyetlerine Dair Sözleşme’nin 2. maddesi uyarınca, İsrail’in, UNRWA tesisleri dâhil olmak üzere BM’ye ait tüm tesislerin dokunulmazlığına ve kuruluşun mülk ve varlıklarının her türlü müdahaleye karşı muafiyetine tam saygı göstermesi gerekmektedir.
  • Aynı Sözleşme’nin 5, 6 ve 7. maddeleri uyarınca, işgal altındaki Filistin topraklarında görev yapan BM görevlileri ve uzmanlarına tanınan ayrıcalık ve dokunulmazlıklara tam olarak riayet edilmesini sağlamakla yükümlüdür.
  • İsrail, bir işgalci güç olarak, Filistin halkının işgal altındaki tüm topraklar üzerindeki toprak bütünlüğü hakkını da kapsayan kendi kaderini tayin hakkının kullanılmasını engellememekle yükümlüdür. Bu kapsamda, İsrail’in iç hukukunu işgal altındaki topraklara genişletmekten kaçınması ve bu yükümlülüğe aykırı her türlü uygulamadan uzak durması gerekmektedir.

Uluslararası Adalet Divanı’nın danışma görüşünde, UNRWA’nın işgal altındaki Filistin topraklarında yaşayan Filistinliler için hayati öneme sahip insani yardımları sağlayan bir kuruluş olduğu vurgulanmış; insani yardımın kolaylaştırılması, sivillerin korunması ve BM ile diğer uluslararası aktörlerin bölgeye erişiminin güvence altına alınması gereğine güçlü bir vurgu yapılmıştır.

Divan’ın, uluslararası toplum, devletler ve kuruluşlar için hukuki ve ahlaki bir referans niteliği taşıyan bu görüşü, İsrail’in bir işgalci güç olarak uluslararası insancıl hukuk ve insan hakları hukuku kapsamındaki yükümlülüklerini açık biçimde ortaya koymaktadır.

Diğer taraftan söz konusu görüş, işgalci İsrail’in Gazze ve genel olarak Filistin topraklarında yürüttüğü eylemler hakkında tarafsız bir uluslararası hukuk değerlendirmesi sunması açısından büyük önem taşımaktadır.

Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu olarak, Uluslararası Adalet Divanı’nın dün aldığı danışma görüşünü, İsrail tarafından işlenen insan hakları ihlallerini açıkça ortaya koyması bakımından olumlu ve önemli bir gelişme olarak değerlendiriyoruz. 

Bu vesileyle işgal altındaki Filistin topraklarında yaşanan insan hakları ve uluslararası hukuk ihlallerinin sona erdirilmesi, yasa dışı ablukanın kaldırılması, insani yardımların bölgeye girişinin sağlanması için uluslararası toplumun tüm aktörlerini bir kez daha harekete geçmeye çağırıyoruz.

Paylaş :
©TİHEK Tüm hakları saklıdır.