e-Başvuru
Erişilebilirlik Menüsü
Ankara'da Alevi Kurumlarına ve Cemevlerine Yönelik Gerçekleştirilen Saldırılara İlişkin Basın Açıklaması
Ankara'da Alevi Kurumlarına ve Cemevlerine Yönelik Gerçekleştirilen Saldırılara İlişkin Basın Açıklaması
30.07.2022
A- A+

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 9’uncu maddesi “herkesin düşünce, vicdan ve din özgürlüğüne sahip olduğu, bu hakkın, din veya inanç değiştirme özgürlüğü ile tek başına veya topluca, açıkça veya özel tarzda ibadet, öğretim, uygulama ve ayin yapmak suretiyle dinini veya inancını açıklama özgürlüğünü” de içerdiği hükmünü ihtiva etmektedir. Ankara’da Alevi Kurumları ve Cemevlerine yönelik gerçekleştirilen şiddet eylemlerinin Alevilik inancına sahip bireylerin din ve inanç özgürlüğünün yanı sıra ‘jus cogens’ niteliğinde olan “ayrımcılık yasağını” da ihlal ettiği aşikârdır. “Karşılaştırılabilir durumda olanlara yönelik haklılaştırılamayan farklı muamele” olarak ifade edilebilecek olan ayrımcılık yasağı ve bunun bir görünümü olan “eşitlik” ilkesi, en temel insan hakları değerlerinden birisini oluşturmaktadır. Ayrımcılık yasağı, bireylere ya da gruplara yönelik makul ve meşru gerekçesi olmayan her farklı durumun bu temel insan hakkının ihlaline yol açacağını ortaya koymaktadır.

Din ve vicdan özgürlüğünün ihlaline sebebiyet veren “Din” adına şiddet, genellikle bireylere veya topluluklara yönelik hedefli saldırılar, aşırılıkçılık veya terör eylemleri, toplumsal şiddet, devlet baskısı, ayrımcı politikalar veya mevzuat ve diğer yerleşik yapısal şiddet türleri aracılığıyla kendini göstermektedir. Nefret söylemi, olumsuz kalıpyargılar ve dini nefretin savunulmasını içeren olaylar masum insanların öldürülmesine, ibadethane saldırılarına ve misilleme çağrılarına neden olmaktadır. Bu tür şiddet olayları ve söylemler aynı zamanda dini muhalifleri, dini azınlık üyelerini veya inanmayanları orantısız biçimde hedef almaktadır.

Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme’nin 20’nci maddesinde ulusal, ırksal ya da dinsel nefretin ayrımcılık, düşmanlık ya da şiddete kışkırtma şeklini alacak biçimde savunulmasının yasalarla yasaklanması öngörülmüştür. Aksi takdirde nefret eylemlerinin geçmişte yol açtığı insanlık dışı olaylar da göz önüne alındığında, toplumda hâlihazırda azınlık durumunda olan bu grupların daha da fazla oranda görünmez hale gelmesine ve nefret söylemi ve nefret suçlarının yarattığı zararı bu azınlık grupların üstlenmesine neden olacağı değerlendirilmektedir

Eşitlik kurumları; ayrımcılık mağdurlarına yardım eden, ayrımcılık konularını izleyen ve raporlayan ve haklar konusunda bilinçlenmeye ve toplumsal eşitliğin teşvikine katkıda bulunan kurumlardır. Bu kapsamda Ankara’da Alevi Kurumları ve Cemevlerine yönelik gerçekleştirilen provokatif saldırılar insan onurunu temel alarak kişilerin eşit muamele görme hakkının güvence altına alınması, hukuken tanınmış hak ve hürriyetlerden yararlanmada ayrımcılığın önlenmesi misyonu olan Kurumumuz tarafından yakından takip edilmektedir.

Bu açıklamalar ışığında yüzlerce yıldır Anadolu topraklarında kardeşlik ruhuyla birlikte yaşadığımız Alevilik inancına sahip vatandaşlara yapılan şiddet eylemlerini kınıyor, farklı etnik köken, din ve inanca sahip birçok topluluğun farklılıklarına rağmen barış ve huzur içinde yaşadığı coğrafyamızda bu türden insan haklarıyla bağdaşmayan saldırıların ülkemizin kültür mozaiğine zarar veremeyeceğine ve birlik ve beraberliğimize halel getiremeyeceğine inanıyoruz.

 

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

 

 

Paylaş :